"Kızılderililerin meşhur sözüdür belki bilirsiniz. "Yaşamak için güzel bir gün" diyerek her sabah çadırdan çıkarak güne başlarlar. Yıl boyu 365 gün bu lafı duyan Beyazların, Kızılderililerin güneşte, karda, yağmurda ve güzel havada hep aynı sözü söylemeleri gariplerine gider. Kızılderililere sorarlar. "Hadi güzel havaları anladık ama, her gün de güzel bir gün olmaz ki" diye itiraz ederler. Kızılderililer gülerek: "Yaşamak isteyen kişi için, her gün güzel bir gündür...”Her gününüzün güzel bir ... daha"Kızılderililerin meşhur sözüdür belki bilirsiniz. "Yaşamak için güzel bir gün" diyerek her sabah çadırdan çıkarak güne başlarlar. Yıl boyu 365 gün bu lafı duyan Beyazların, Kızılderililerin güneşte, karda, yağmurda ve güzel havada hep aynı sözü söylemeleri gariplerine gider. Kızılderililere sorarlar. "Hadi güzel havaları anladık ama, her gün de güzel bir gün olmaz ki" diye itiraz ederler. Kızılderililer gülerek: "Yaşamak isteyen kişi için, her gün güzel bir gündür...”Her gününüzün güzel bir gün olması dileğiyle.Haftaniz keyifle geçsin..... (Alıntı)
“Cenabı Hakka şükredelim ki biz bugün vitamin protein vesaireyi hap halinde değil, âla pirzola, imam bayıldı ve ayva kompostosu olarak almaktayız” Herhalde haberi yazanın en sevdiği yemekler bunlarmış 😂😂😂
bahadır silifke bey Ecopatika Göztepe Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi üzerinde No 23A da. Sahibi Ergun Bey ve Nilsun Hanım komşularımız. eKomşu kanalı ile geldiğinizi söylediğinizde çok ilgileniyorlar. Tavsiye ediyorum.
AŞIK ÖĞRENCİSİNİN AŞKINA YANIT
Melahat Pars Konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır. Bir erkek öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars’a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir.
Hoca merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık... dahaAŞIK ÖĞRENCİSİNİN AŞKINA YANIT
Melahat Pars Konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır. Bir erkek öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars’a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir.
Hoca merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmezden gelir.
Bir gün merdivenlerden inerken, yukarıya çıkmakta olan öğrencisi, hocası Melahat Pars’ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir sesle;
-Hocam ben size âşık oldum. Ne yapsam olmuyor. Sizi görmeden duramıyorum. Gece gündüz hayalimdesiniz. Duygularımı kontrol edemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen. Der.
Melahat Pars’ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder. Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar. Ertesi gün sabah, kendisine duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine;
-Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz? Deyip udunu eline alır ve şu besteyi, kadınsı güzel sesiyle söylemeye başlar:
Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür...
KARADENİZ VAPURU...
"Aşağıda gördüğünüz resim Titanik mi? Hayır değil onun adı Karadeniz vapuru. Bizzat Mustafa Kemal'in projesiydi, yüzen fuar'dı, dünyada ilkti. 1924 de satın alındı. 130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi. Aslında siyahtı Haliç'e çekildi bembeyaz boyandı kuğu gibi oldu. 1926 Cumhuriyetin ilanından sadece 3 yıl sonra hazırdı.
Mustafa Kemal Mudanya'dan bindi son denetlemeyi bizzat yaptı. İçinde Türk Malı ürünlerden oluşan bir sergiydi. İçinde üzüm, incir, Hereke halıları,... dahaKARADENİZ VAPURU...
"Aşağıda gördüğünüz resim Titanik mi? Hayır değil onun adı Karadeniz vapuru. Bizzat Mustafa Kemal'in projesiydi, yüzen fuar'dı, dünyada ilkti. 1924 de satın alındı. 130 metre boyunda, 16 metre genişliğindeydi. Aslında siyahtı Haliç'e çekildi bembeyaz boyandı kuğu gibi oldu. 1926 Cumhuriyetin ilanından sadece 3 yıl sonra hazırdı.
Mustafa Kemal Mudanya'dan bindi son denetlemeyi bizzat yaptı. İçinde Türk Malı ürünlerden oluşan bir sergiydi. İçinde üzüm, incir, Hereke halıları, Kütahya çinileri, lokum, Edirne sabunu, nakışlar, bakır tepsiler, tütün, yün, deri, koza, fındık tamamı Türk Malı ürünlerden oluşan sergiydi. Sergi salonları Sanayi Nefise Mektebi öğrencilerin yaptığı heykel, resim ve biblolarla süslenmişti.İbrahim Çallı gibi ressamlarımızın tabloları asılıydı.
Dünyanın bize gelmesini beklemeyelim biz dünyaya gidelim vizyonuydu genç Türkiye'nin uluslararası halkla ilişkiler gemisiydi. 180 yolcusu 105 mürettebatı vardı, yolcuları Türkiye'nin aydınlarıydı.
Milletvekilleri gazeteciler heykeltraşlar, ses sanatçıları tiyatro sanatçıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstiklal Marşı'nın bestecisi Zeki Üngör ve yönetimde 47 sanatçısıyla gemideydi. Her gidilen limanında o ülkenin milli marşı çalınıyor, konserler veriliyordu.
Kaptanlığını Atlantik'i geçen ilk yolcu gemimiz Gülcemal'in efsane kaptanı Lütfü bey yapıyordu. Liman İşletmeleri Genel Müdürü Rauf Manyas'da sergilerin müdürüydü. 7 lisan bilen Semiha Hanım protokol müdürüydü, dekorasyonu mimar Naci bey tarafından yapılmıştı. Bu kadroyu Mustafa Kemal seçmişti.
İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça broşürler basıldı. Ürünlerin üzerinde 4 lisanda etiketler yapıştırılmıştı. Yabancı tüccarların Türkiye'den ithal bağlantısı kurabilmesi için standar vardı. İş Bankası şubesi bile vardı. Her standın başında iki üç dil bilen öğrenciler vardı.
12 ülkede, 16 şehri ziyaret etti.
İspanya Barcelona, Fransa Ve hevre, Londra İngiltere, Amsterdam Hollanda, Hamburg Almanya, Stockholm İsveç, Helsinki Finlandiya, Leningrad Rusya,Gdansk Polonya, Kopenhag Danimarka, Anvers Belçika, Marsilya Fransa, Cenova İtalya, Napoli İtalya, limanlarına uğradı.
İngiliz, Fransız ve Alman gazeteleri Kemal Paşa'nın kısa saçlı kızları manşetleri atmıştı, mürettebatın yarısından fazlası kolejlerden seçilen İngilizce, Fransızca konuşan kızlarımızdı. Rengarenk elbiseler giymişlerdi, Avrupa kültürüne hakimdiler. Fesli insanların ülkesi İmajını bir anda yıkmışlardı. Avrupa hayretler içinde Türkiye'nin çağdaş yüzü ile tanışıyordu.
Limanlarda verilen konserlerde adeta izdiham yaşanıyordu 10.000 civarında insan izlemişti. Karadeniz Vapuru'nun pürüzsüz İngilizce konuşan Bediha Celal'in rehberliğinde gezen Amsterdam Belediye Başkanı böyle bir Türk kadını ile karşılaşacağımı düşünemezdim diyordu.
Erkek mürettebatımız, Lacivert ceket, lacivert pantolon, tiril tiril beyaz gömlekler giyiyordu. Zarif boyun bağları takıyorlardı. Doğudan gelen bir vapurun "Orient esintisi" getireceğini düşünenler fena halde yanılıyordu.
Güler yüzlü modern Türklerle karşılaşmışlardı.
Mustafa Kemal zekâsının yansımasıydı. Türkiye'nin sosyoekonomik tanıtımını yapan, bu yüzden fuar İzmir Enternasyonal Fuarı'nın işaret fişeğiydi. Ekonomi o yıllarda ve o şartlarda böyle yapıldı."
Caferağa Muhtarımız, Erenköy Kız Lisesi mezunu Sayın Zeynep Ayman sevgili annesini kaybetmiştir. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Sabırlar dilerim.